Samsun’da balık fiyatlarındaki farklılıklar, vatandaşların kafalarını karıştırıyor. Özellikle palamuttaki fiyat aralığının fazlalığı buzhane ve taze balık tartışmalarına yol açtı. Bazı balıkçı tezgahlarında tanesi 9 liradan alıcı bulan palamut, bazı yerlerde ise 19 liradan satılıyor. Türkiye genelinde 2011 yılında 10 bin 19 ton palamut avlanırken 2012 yılında 35 bin 764 ton palamut avlandığı ve avlanan bu bol miktardaki balığın tamamının piyasaya sürülmeyerek buzhanelerde muhafaze edildiğini belirtildi. Bu yıl ise palamutta beklenen bolluğun olmaması nedeniyle, buzhanelerdeki palamutun tezgahta yerini aldığı ifade edildi.
BUZHANE SİSTEMİ FAYDALI
Sinop Su Ürünleri Fakültesi Avlanma Teknolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Yakup Erdem, balığın avlandıktan sonra soğuk zincir sistemi ile buzhaneye getirilmesi ve burada muhafaza edilmesinin doğru bir uygulama olduğunu söyledi. Yrd.Doç.Dr. Erdem, "Artık balıkçılarımızda soğuk muhafazalı kamyonlar, depolar ve soğutma sistemli tezgahlar mevcut. Balık tutulduğunda hepsi piyasaya sürülmüyor. Bir kısmı satışa sunulurken, bir kısmı da buzhanede saklandıktan sonra parça parça satılıyor. Vatandaşlar bu sayede hem sağlıklı balık tüketiyor, hem de balıkçılar balık fiyatını dengelemiş oluyor" dedi.
BU SEZON PALAMUT VERİMSİZ
Bu yıl balık sezonunun nispeten verimsiz geçtiğini belirten Yrd.Doç.Dr. Yakup Erdem, "Az miktarda balık tutulduğu için balıkçılar da bunu iyi fiyatla değerlendiriyor. Balığın çok olması halinde fiyatlar düşecektir. Aslında buzhane sistemi bizim yıllardır uygulanmasını istediğimiz bir sistem. Palamutu örnek verirsek, palamut 6 ay buzhanede durduktan sonra çıkartıldığında tadında ve kalitesinde değişme olmuyor. İthal ettiğimiz balıklar da var. Bu balıklar da çok uzun zaman buzhanede durduktan sonra tüketiciye geliyor. Yani balığın buzhanede bekletilmesinde sakınca yok. Balıkçılar bunu fiyatları ve piyasayı dengelemek için yapıyor" diye konuştu.
BALIĞIN TÜKETİMDEKİ PALI YÜZDE 16
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Şennur Dabak, dünya nüfusunun ve dolayısıyla temel besin öğelerine olan gereksinimin artmasının gıda sektörünün de hızla büyümesini sağladığını söyledi. Balığın önemli bir hayvansal besin kaynağı olarak insan türünün temel besin maddelerinden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Şennur Dabak, "Balığın tüketimdeki payı yüzde 16 civarında. Balık için, genel olarak uygulanan besin hijyeni kurallarına dikkat edilmesi gerekir. Bunlar satın alma, depolama, pişirme ve servis esnasındaki hijyen kurallarıdır. Satın almada besinlerin güvenilir yerlerden ve satın alma ilkelerine uygun olarak temin edilmesi, hem besin güvenliği hem de ekonomik yönden yarar sağlar" dedi.
SAKLAMA KOŞULLARI ÖNEMLİ
Dondurulmuş besin alırken eksi 18 derecede depolandığından emin olunması gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Şennur Dabak, "Dondurulmuş besinlerin alışverişin sonunda ödeme yapmadan hemen önce alınması daha uygundur. Ambalajlı besinleri satın alırken mutlaka üretim tarihi, son kullanma tarihi ve üretim izni gibi bilgileri dikkatlice okumak gerekir. Balık alırken kendine has kokusunun olmasına, pullarının parlak, gözlerinin berrak ve hafif kabarık, solungaçlarının kapalı ve koyu kırmızı renkte olmasına dikkat edilmesi gerekir. Balıklar, enzimlerin ve mikroorganizmaların etkisiyle diğer ürünlere göre daha kolay bozulmaktadır. Yağlı balıklar daha da kolay bozulmaktadır. Balığın bozulduğu dış görünümüne göre anlaşılır. Balığın parlak rengi sarı-kahverengi bir renge dönüşür. Deride kaygan bir tabaka oluşmaktadır. Solungaçların rengi de önemli bir göstergedir" diyerek şöyle devam etti: "En büyük risk, dondurulan besinlerin çözündürme işlemi sırasında masaüstü bekleme döneminin uzun olması, özellikle bakterilerin üremesine elverişli sıcaklık değerlerinin uzun süre yaşanmasına bağlı olarak aşırı bakteri yükü artımının ortaya çıkmasıdır. Çapraz bulaşmayı önlemek amacıyla çiğ besinler ile pişmiş yiyecekler ayrı raflarda, pişmiş yiyecekler üst raflarda ve üzeri kapalı şekilde depolanmalıdır. Dondurucularda saklama süreleri, balık türüne göre değişken olmakla birlikte ortalama 3-6 aydır. Eksi 25 derecelik dondurucularda ise bu süre yaklaşık yüzde 50 artar.